19 Haziran 2013 Çarşamba

aşık mıyız ?

Gece kapkara çökmüş üstümüze. Bana sarıldığını anımsıyorum sonrası bir zaman kayıp. Kendime geldiğimde kaçıyoruz...
Kimden?
Elimi tutup sürükleyişin soluksuz kalışım.
Nereye?
Neden?

5 Haziran 2013 Çarşamba

Vazgeçtik Sevdalardan

vazgeçtik sevdalardan 
yalnızlığımıza döndük yüzümüzü 
ve yürüdük el ele.. 
kendimizden uzaklara 
ne keder ne sevinç 
ne umut ne de umutsuzluk 
birşey ifade etmiyor artık 
merhamet can çekişirken içimizde 
kendimizden arta kalanlarla yürüyoruz.. el ele 
ve yürüdükçe "siz"leşiyoruz 
sizleştikçe daha da çok tiksiniyor kendimizden, 
sizleşmeden kalmayı başarabilmiş yanımız 


31 Mayıs 2013 Cuma

KÜÇÜK bir kelime

ne kadın adamı gördü
ne adam kadını
görüşmeden bakıştılar
yaşayamadan ayrıldılar...

kendi arkalarına doğru
3.şahsın oluru...

28 Mayıs 2013 Salı

yalnızca..

gökyüzünün mavisi,
denizin dalgası,
öyle berrak,
öyle coşkulu,
yağmurun altında toprak kokusu,
güzel bir öğle sonrası,
yalnızca ben,
yalnızca o.

24 Mayıs 2013 Cuma

bir kelebeğin çırpınışı

"Ey sevgili ! Hayalin gözümde, ismin dilimde, sarayın kalbimde... Peki ama nereye kayboldun?!. Gözlerim seni arıyor, halbuki gözbebeğimsin; kalbim seni özlüyor, halbuki bağrımın içindesin. Kaybolup gittin desem kalbim beni doğrulamıyor. Çünkü sen onun içinde bir sır gibi kaldın, hiçbir yere ayrılmadın. Yok, gitmedin, hep yanımdasın desem, gözüm beni yalanlayacak. Şimdi doğru ile yalan arasında şaşkın kalakaldım. Bir kelebek rüyası mıdır gördüğüm? Eğer öyle ise kelebek senden yana kanatlarını çırpıyor. O halde, gönlümdeki yangına şahitlik ederek şu alevlerin içinde gülümseyen, şu gözyaşıma yansıyan hayalin ne vakit kelebeğe hakikat olacak? Ateş ile su arasında kalan hasretim ne vakit dinecek? Neredesin, kiminlesin, n'eylersin bilsem !.

17 Mayıs 2013 Cuma

Düştüm yine düşlerimden..


Uzanır gider sarhoş kaldırımlar buğulu gözlerimden süzülen yaşların anlamsızlığında... 
Çürümüş, zift karası ciğerlere yüklenir nikotin biraz daha... 
Ahmak ıslatanın altında kaybettik düşlerimizi... 
Ahmak gibi ıslanırken o yağdığı bile belli olmayan çiseleyen yağmurda...


19 Şubat 2013 Salı

sen..



İnsanlar gördüm kendilerine yabancı kendilerine garip kendilerine uzak. Hiç bitmeyecek bir yolun yolcusu gibiydiler. Ne dinlenebilecekleri bir mola yeri ve ne de zaten varabilecekleri bir yer vardı. Ruhlarındaki kabullenmişlik çirkin yüzlerine yansımıştı. Birbirlerinin kopyası bu insanlar arasında bir yabancıydım ben. Beni aralarına hiç almadılar, zaten hiç girmek istemediğimi bilmediler ki. Tek kelime konuşmadım onlarla. Yine de onlarla aynı adımları atıyordum bilinçsizce. O hiç bitmeyecek sandığım yola çıkmıştım onlarla birlikte bir kere.


Koyu gri bir havanın hakim olduğu o yolda ne bir tek yıldız gördüm ne de bir tek yağmur damlası düştü yola. Ne sıcak vardı ne soğuk. Kara, kirli bir toprağın üzerinde atıyorduk adımlarımızı. O uzanıp giden yolda ne bir yeşil, ne de mavi yoktu. Görünen sadece uzayıp giden sonsuz bir grilikti. Yol uzayıp gittikçe, binlerce kişi katılıyordu bize. Amaçsız kalabalığa katıldıkça katılıyordu insanlar.